Beden Eğitimi Ve Eğitim Portalı
  Halter
 

HALTER







Halter sporunun geçmişi ilkel toplumlara kadar uzanmaktadır. Söz konusu dönemlerde, erkek çocukları için yapılan "ergenlik sınavında" özel bir taşı en çok kaldıran sınavı kazanmıştır. Halterin bir spor dalı olarak kabul edilmesi ve ilgi görmesi ise 18.yy. sonlarına kadar dayanmaktadır. Ancak Halterciler(Alman Eugene Sandow, Arthur Saxon ve Fransız Louis Apollon) şovmen, haltercilik de panayır ve tiyatrolarda bir gösteri biçimi olarak kabul edilmiştir.



AYRINTILI BİLGİ

Halter Sporu Nedir?

 

Çok eski çağlardan bu yana yapıldığı bilinen halter sporunun örneklerini
tarihsel freskler ve vazolar üzerinde görmek mümkündür. Eski Olimpiyat
Oyunları’nın ünlü güreşçisi Kretonlu Milo dünyanın ilk haltercisi olarak kabul
edilir. 1896 yılından bu yana olimpiyat sporları arasında yer alan halter,
günümüzde dokuz sıklette yapılmaktadır; 52 kg’a kadar olanlar “sinek sıklet”, 52
- 56 kg arası “horoz sıklet”, 56 - 60 kg arası “tüy sıklet”, 60 - 67.5 kg arası
“hafif sıklet”, 67.5 - 75 kg arası orta sıklet”, 75 - 82.5 kg arası “yarı orta
sıklet”, 82.5 - 90 kg arası “yarı ağır sıklet” ve 90 kg ve daha üstü ağırlıklar
ise “ağır sıklet” olarak adlandırılır. Halter 1.31 m uzunluğunda, 26 mm
kalınlığında “bar” adı verilen metal çubuğun iki ucuna asılı belirli kilodaki
ağırlığın, iki kolla başın üzerine kaldırılması temeline dayanır. Büyük halter
yarışmaları günümüzde iki bölümde düzenlenmektedir; koparma ve silkme. Koparmada
yarışmacı barı iki eliyle kavramak ve makaslama ya da çömelme hareketiyle bir
hamlede kaldırıp, hareketi tamamladığında kolları gergin bir durumda halteri
başının üzerinde baş hakem bırak işareti verinceye değin tutmak zorundadır.
Silkmede ise yarışmacının barı kesintisiz bir hareketle (makaslama ya da
çömelmeyle) yerden omuzları düzeyine kaldırması, ayakları aynı çizgiye geldikten
sonra doğrularak barı başının üstünde kolları dik ve gergin durumda tutması ve
bırak işaretini beklemesi gerekir. Yarışmacıların her bir hareket için (koparma
ve silkme) üç deneme hakları vardır. Kurallara göre sporcunun yarışma düzlemine
çıkışından sonra iki dakika içinde tüm hazırlığını tamamlayarak denemesini
gerçekleştirmesi gerekmektedir, bir denemenin geçerliliği üç hakemin karar
çoğunluğuna göre belirlenir. Baş hakem bırak işareti vermekle yükümlüdür, bu
işaret yarışmacının barı, başının üzerinde kollarını dik olarak tuttuğu ve
vücudunu kımıldatmadan durduğu anda verilir. Halter sporunda birinci koparma ve
silkmede kaldırılan toplam ağırlığa göre belirlenir.

TÜRKİYE’DE HALTER SPORU

Naim Süleymanoğlu Öncesi Türk Halteri : Çağdaş anlamdaki halter sporunun
yurdumuza girişi 1890’lara rastlamaktadır, ancak bu tarihten çok daha önceleri,
“ağırlık kaldırma” denemelerinin yapıldığı, çeşitli dönemlerde, özellikle orduda
ağır kalkan ve gürzlerle idmanın zorunlu olduğu bilinmektedir. Bu spora Osmanlı
padişahları da özel bir ilgi göstermişlerdir. Örneğin IV. Murat’ın mermerden
yapılma 102 kg ağırlığında bir gülleyi her sabah halkasından tutarak haremden
has odaya ya da Bağdat Köşkü’ne değin götürdüğü, akşam hareme dönerken de aynı
şekilde getirdiği bilinir. Bağdat Seferi sırasında da, askerin gözü önünde
bununla idman yaptığı söylenir. Türkiye’ye çağdaş halter sporu, Galatasaray
Lisesi’nin Fransız öğretmenlerince sokulmuştur. Önceleri aletli jimnastiğin bir
parçası olarak yapılan halteri ilk olarak, aynı okulun önce öğrencisi daha
sonrada beden eğitimi öğretmeni olan Faik Üstünidman benimsemiştir. Faik Bey’in
1896 Atlanta Olimpiyatları’nda 112.5 kg kaldırarak şampiyon olan yunan
Yataganos’u izledikten sonra 115 kg’lık ağırlıkla günlük çalışmalar yaptığı
bilinir. Faik Bey’in ardından öteki jimnastikçiler (özellikle 1903’te kurulan
Beşiktaş Osmanlı Jimnastik kulübü jimnastikçileri), Osman Paşazade Hüseyin
Bereket, Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri ve Mazhar Kazancı ağırlık
çalışmalarını programlarına alarak halter büyük önem verdiler. Hakkı Köprülü,
Gümrüklü Selahattin, şair ve filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı, İhsaniyeli Rıfat,
Tuğbay Şevket Kırgül, Bahriyeli Asaf, Kaptan Nezir, Canbaz Rıza, Güreşçi Danyal,
Ali Rana Tarhan ve Kenan Öner ise halteri benimseyen öteki öncü sporcular
oldular. Jimnastikçilerden sonra güreşçiler de haltere ilgi gösterdiler;
Beşiktaşlı Kemal, Mızıkacı Danyal ve Sadi gibi güreşçiler halterde büyük
başarılar sağladılar.

Uluslararası arası alanda katıldığımız ilk şampiyona 1924 Paris Olimpiyat
Oyunları oldu. Bu şampiyonaya, Gülleci Cemal Erçman ve Neyzen Şevki Sezgin’den
oluşan takımla gidildi. Gülleci Cemal tüy sıklette toplam 345 kg ile 39 halterci
arasında 12. oldu, yine Gülleci Cemal 1928 Amsterdam Olimpiyat Oyunları’nda 25
halterci arasında toplam 262.5 kg kaldırarak sekizinci oldu, bu başarılar aynı
zamanda uluslararası alanda halter sporundaki ilk başarılarımızdır.

1930’lu yıllarda büyük bir duraklamaya giren halterimiz ancak 1945’e doğru bir
kıpırdanma gösterdi. Bu dönemde Esat Kazancı başta olmak üzere Haşim Ekener,
İlhan Enülkümen, Mesut Sordum, Boğos Kambur adlarını duyuran sporcularımız oldu.
Bu adlar sayesinde o güne değin güreş federasyonuna bağlı bir dal olan halter
sporu bağımsız bir federasyon oldu, 1956 yılında Türkiye Halter Federasyonu
kuruldu (Federasyon bugüne kadar 11 başkan görmüştür). Bu hamle ile halterde
kulüpleşmeye gidilerek yaygınlaştırılması için çabalar harcandı. Bu dönemde
Anadolu, İstanbul Güreş, Bostancı ve Şişli kulüpleri haltere kucak açan ilk Türk
kulüpleri oldu.

II. Dünya Savaşı nedeni ile 1940 - 1955 yılları arasında yurt içinde sürdürülen
Türk halteri yaklaşık olarak 29 yıllık bir aradan sonra uluslararası
organizasyonlarda 1957 Tahran’da yapılan Dünya Halter Şampiyonası’na katılarak
bir kez daha yer aldı. İstenilen başarıyı yakalayamayan takımımız Kayhan Bora,
Nuri Akın, Reşit Örer, Metin Gürman Ferdi Türkdamar ve Serkis Güllap’tan
oluşuyordu. Buradan kazanılan deneyim ile düzenli bir şekilde çalışmaya başlayan
haltercilerimiz kısa zamanda gelişim gösterdiler. 1959 yılında Beyrut’ta
düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda 75 kiloda Metin Gürman birinci olarak
uluslararası alanda altın madalya kazanan ilk Türk haltercisi oldu. 1961 yılında
Viyana’da yapılan Avrupa Halter Şampiyonası’nda Sadık Pekünlü’nün Avrupa 6.sı
olması Türk halterinin dünyaya duyurulmasının sağladı. Türk halterindeki bu
başarıları 1964 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda yine Sadık Pekünlü’nün toplamda 445
kg kaldırarak 11. olması izledi. 1967 yılında Tunus’ta yapılan Akdeniz
Oyunları’nda ise 82.5 kiloda Güner Çevik bronz madalya kazandı. Daha sonra
sırası ile 1969 yılında Bükreş’te düzenlenen Balkan Halter Şampiyonası’nda 60
kiloda Salih Suvar ile 67.5 kiloda Sedat Misket ikinci olarak gümüş madalya ve
90 kiloda Sadık Pekünlü üçüncü olarak bronz madalya; 1970 yılında İstanbul’da
düzenlenen Balkan Halter Şampiyonası’nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar birinci olarak
altın, 90 kiloda Sadık Pekünlü ikinci olarak gümüş madalya; 52 kiloda Ahmet
Gülal, 67.5 kiloda Mehmet Gül ve Kayhan Suntur, 110 kiloda Ali Hoşfikir ve ağır
sıklette Ali Tan üçüncü olarak bronz madalya kazandılar. 1975 yılında Cezayir’de
yapılan Akdeniz Oyunları’nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar’ın birinci olarak altın,
56 kiloda Bilal Özdoğan’ın üçüncülük kürsüsüne çıkarak bronz madalya kazanmaları
Türk halterinin uluslararası düzeydeki başarılarına bir yenisini daha ekledi.
1976 Balkan Halter Şampiyonası’nda Mustafa Ertan birinci olarak altın madalya
kazanması ve 1977 Balkan Halter Şampiyonası’nda Mehmet Gül birinci olarak altın
madalya almasından sonra halterimiz 1982 yılına değin bir duraklama devresi
geçirdi. 1982 Balkan Halter Şampiyonası’nda Hasan Has ve 1983 Akdeniz
Oyunları’nda Levent Erdoğan birinci olarak üç altın, beş gümüş ve yedi bronz
madalya kazandırarak yeniden halterimizi başarılı günlerine döndürdüler. Türk
halteri 80'li yıllar öncesi Avrupa da ilk 10'da, Dünya da ise ilk 20 arasında
yerini aldı. 1986 yılında Naim Süleymanoğlu’nun Türkiye’ye ilticası halterimizde
bir dönüm noktasını oluşturdu.

Naim Süleymanoğlu : 1967 yılında Bulgaristan’ın Mestanlı Köyünde dünyaya gelen
Naim Süleymanoğlu haltere on yaşında başladı. Kısa sürede Bulgaristan milli
takımına seçildi. 1983’te ABD’de düzenlenen gençler şampiyonasında silkmede 160
kg ile büyükler dünya rekorunu kırdı. 1985 yılında Varna’daki turnuvada
rekorlarını koparmada 131.5 kg, silkmede 170 kg ve toplamda 301.5 kiloya taşıdı.
1986 yılında 56 kg’den 60’a çıktı. Aynı yıl toplamdaki rekorunu 335 kilo’ya
yükseltti. 1986 yılının Aralık ayında Merlbourne’de yapılmakta olan Dünya
Şampiyonası sırasında Türkiye’ye iltica etti. Naim Süleymanoğlu daha 80’li
yılların başında Todor Jivkov Bulgaristanı’nda daha fazla baskıya dayanamayınca
Avrupa Şampiyonası için gittiği Stockholm’de bazı girişimlerde bulunmuş ancak
başarısız olmuştu. 8 Aralık 1986 Avusturya’nın Merlbourne kentinde Dünya Kupası
karşılaşmaları için gittiği sırada Merlbourne Türk Büyükelçiliğine sığınarak
kırk saatlik Merlbourne-Londra arası uçak yolculuğunun ardından dönemin
başbakanın Turgut Özal’ın özel uçağıyla Londra’dan Türkiye’ye geldi. Bu ilticası
sonucunda Dünya Halter Federasyonu Naim’i yarışmalardan men etti, ancak bu
sorunda Turgut Özal’ın Bulgaristan’dan Naim için bir milyon dolar karşılığında
izin alması ile aşıldı. Naim, Türkiye’ye kaçışı, madalyaları ve rekorları ile
tarihe geçmiştir. Kendi ağırlığının üç katını kaldıran Naim Süleymanoğlu üç
olimpiyatta kazandığı madalyalar ile Türkiye’nin ilk olimpiyat rekortmeni
sporcusu olmasının yanı sıra yüz yıllık Olimpiyat Oyunları tarihinde üç
olimpiyatta üç altın madalya kazanan ilk ve tek sporcu olma unvanını da
taşımaktadır. Tüm zamanların en iyi haltercisi kabul edilen Naim Süleymanoğlu,
başarıları ile Time dergisine kapak olmuş yaptığı kaldırışlarla “cep herkülü”
lakabını haklı olarak kazanmıştır.

Naim Süleymanoğlu Sonrası Türk Halteri : Naim Süleymanoğlu’nun ilticası ile Türk
halter sporu yeri zor doldurulur bir rekortmen sporcu kazanmış oldu. 1987
yılında Suriye’de yapılan Akdeniz Oyunları’nda Levent Erdoğan üç dalda aldığı
birincilikler üç altın madalya kazandı. Aynı yıl Antalya’da yapılan Uluslararası
Cumhuriyet Kupası’nda Naim Süleymanoğlu Türkiye’deki başarılı serüvenine
başlayarak 60 kiloda koparmada 150 kg, silkmede 158.5 kg ve toplamda 338.5 kilo
ile dünyanın en iyi üç derecesini yaptı ancak organizasyon eksikliğinden ötürü
dereceler dünya rekoru olarak tescil edilmedi. 60 kiloda Naim Süleymanoğlu 1988
yılında İngiltere’de düzenlenen Büyükler Dünya Şampiyonası’nda üç dalda
(koparma, silkme ve toplamda)dünya rekoru kırarak altın madalya kazandı. Aynı
yıl Seul Olimpiyat Oyunları’nda 60 kiloda koparmada (150.5 ve 152.5 kg),
silkmede (188.5 ve 190 kg) ve toplamda (341 ve 342.5 kg) ile üst üste altı kez
olimpiyat ve dünya rekoru kırarak inanılmaz bir başarıya imza attı (1992 yılında
Uluslararası Halter Federasyonu’nun 60 kiloyu yarışmalardan kaldırmasıyla
Naim’in rekorları bir daha kırılmamak üzere halter tarihine geçmiştir). 1989
yılında Yunanistan’da düzenlenen Büyükler Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda üç
altın madalya (koparmada 145 kg, silkmede 172.5 kg ve toplamda 317.5 kg) daha
kazanan Naim Süleymanoğlu 1990 yılında sakatlığı nedeni ile halteri bıraktığını
açıkladıysa da 1991 yılında Almanya’da yapılan Dünya Halter Şampiyonası’na
katılarak da üç dalda altın madalya kazandı. 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda da
koparmada 132.5 kg, silkmede 165 kg ve toplamda 297.5 kg ile birincilik alarak
altın madalyasını on dörde yükseltti. Burada Naim Süleymanoğlu ile ivmelenen
halterimiz Gençler Dünya Şampiyonaları’nda 52 kiloda Halil Mutlu ile bir bronz,
67.5 kiloda Fedail Güler ile bir altın (Almanya 1991); 52 kiloda Halil Mutlu bir
altın, bir gümüş ve 60 kiloda Mücahit Yağcı ile bir gümüş, iki bronz
(Bulgaristan 1992) madalya kazandı. Gençler Avrupa Şampiyonası’nda (İngiltere
1992); 52 kiloda Halil Mutlu üç altın, 56 kiloda Ertan Akar bir bronz, 60 kiloda
Mücahit Yağcı üç altın, 67.5 kiloda Fedail Güler üç altın ve 82.5 kiloda Dursun
Sevinç bir bronz madalya kazandı. Büyükler Dünya Şampiyonası’nda (Macaristan
1990) ; 56 kiloda Hafız Süleymanoğlu bir altın ve + 110 kiloda Erdinç Arslan bir
bronz madalya kazandı. Büyükler Avrupa Şampiyonaları’nda Ergun Batmaz iki bronz
madalya (Danimarka 1990) ; 52 kiloda Halil Mutlu üç bronz, 56 kiloda Hafız
Süleymanoğlu bir altın, iki gümüş, 67.5 kiloda Ergun Batmaz bir bronz, 90 kiloda
Ali Eroğlu üç bronz madalya kazanarak Türkiye’nin halterdeki çıkışını
sürdürmüşlerdir. Naim Süleymanoğlu 1996 Atlanta Olimpiyat Oyunları’nda da altın
madalya alarak üçüncü kez olimpiyat şampiyonu olma başarısını gösterdi. Türk
halteri Naim’in ilticasından günümüze halter müsabakalarından hiç eli boş
dönmemiştir. Naim Süleymanoğlu’nun Türkiye ilticası ve hemen arkasında gelen
başarıları Türk halterinin diğer soydaş sporcularımızla ilgilenmeye itti. Dünya
halterinin önemli merkezlerinden olan Kırcaali ve Asenovgrad bölgelerinden dalga
dalga gelen göç dalgası ile Türk halteri büyük başarılara imza attı. Naim
Süleymanoğlu ile birlikte vitrini değişen halterimizde eski SSCB’den iltica eden
Hafız Süleymanoğlu, Halil Mutlu, Erdinç Aslan, Fedail Güler, Sunay Bulut, Dursun
Sevinç, Ergun Batmaz, Ali Eroğlu, Mehmet Yılmaz, Mücahit Yağcı, Yasin Aslan,
bayan sporculardan; Aysel Özgür Şule Şahbaz, Derya Açıkgöz, Nurcihan Gönül,
Fatma Kabadayı ve Esma Can günümüzün en başarılı isimlerdir.

Naim Süleymanoğlu’nun aktif sporu bırakması : Naim Süleymanoğlu’nun Atlanta
Olimpiyatları’ndan sonraki yaşantısı ve 3.5 yıl gibi uzun bir süre podyumlardan
uzak kalması Sofya’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda üçüncülükle yetinmesine
neden oldu. Naim Süleymanoğlu Sidney 2000 Olimpiyatları’nda bir patlama yaparak
dördüncü olimpiyat şampiyonluğuna ulaşmak istedi ancak her üç hakkında da sıfır
çekerek başarısız olduktan sonra halter sporundaki hedeflerine bir nokta koyarak
aktif spor yaşamını bıraktı. Bu başarısızlığının nedeni olarak Sidney
Olimpiyatları için hazırlanan raporda Naim Süleymanoğlu’nun müsabakalara dört
yıl ara vermesi nedeniyle oldukça heyecanlı göründüğü ve muhtemelen bu
heyecanından ötürü başarısız olduğu ibaresi not düşülmüştür. Naim Süleymanoğlu
aktif spor yaşamından çekildikten sonra Uluslararası Halter Federasyonu (IWF)
Yönetim Kurulu üyeliğine aday oldu. Naim’in asıl niyetinin asbaşkanlık olduğu
eğer bu gerçekleşmezse de yönetim kurulu üyeliğine seçilmeyi arzuladığı
bilinmektedir.

Dileğimiz Halter alanında Türkiye’deki ilklerin mimarı olan büyük haltercimizin
kendisine layık bu görevlere gelebilmesidir.

Halter iki tarafında ağırlıklar olan çubuğun havaya kaldırılmasıyla yapılan spor dalıdır. Halter sporu müsabakaları koparma ve silkme olarak iki hareketten oluşur. Koparma'da sporcu halteri tek seferde kaldırır, hakem işaretine kadar başının üstünde dirseklerini kırmadan tutar. Silkme'de ise omuzları üzerinde ağırlığı kısa süre tartar ve daha sonra yukarı kaldırır. Bu spordaki en büyük sorun doping'tir.
Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu Dünya'da 3 kere üst üste Olimpiyat Şampiyonu olan iki sporcumuzdur.

Tarihi :

Güce dayalı gösteriler binlerce yıl öncesine dayanır. Tam olarak kesin olmamakla birlikte halterin ilk ortaya çıkışının 6000 yıl önce olduğu sanılmaktadır. Bazı mısır hiyerogliflerinde firavun çocuklarının egzersiz için kum torbalarını kaldırması tasvir edilmiştir. Askeri anlamda halter askerleri daha güçlü hale getirmek amacıyla kullanılmıştır. Çin’de askerler çok ağır olan yemek pişirme kaplarını kaldırmışlardır. Bu hareket bugünkü koparmaya benzer. Halter tasvirlerine ayrıca Yunan heykellerinde de rastlanmaktadır. M.Ö 500 yılında yapılmış olan bir heykelde her iki elinde kafasının 1.5 katı büyüklüğünde taşı kaldıran bir çocuk tasvir edilmiştir. Halterde kullanılan ağırlıklar önce top şeklindeyken daha sonraları geliştirilerek bugünkü hallerini almışlardır.
Son yüzyılda Amerika ve İngiltere ünlü halter şampiyonları çıkarmış olsa da ciddi anlamda ilk halter kulüpleri 1880 yılında Almanya ve Avusturya’da açılmıştır. 1877 yılında Viyana’da rekorlar kırılmaya başlandı ve tek parmakla , dişle halter kaldırma olaylar meydana gelmeye başlanmıştır. Ayrıca değişik tipte silkme ve koparma stilleri ortaya çıkmaya başladı. Halterin medyada adını duyurması da gecikmedi. 1892 yılında New York Times halterde Amatör Dünya Rekorları adlı bir ek verdi. O zamanlar halterin tam olarak kuralları olmadığı için bazı rekorlar garip olarak karşılanmıştır. Mesela bu rekorlardan biri Chicago’dan Adam Corcoran’ın kırdığı 5.44 kg’lık bir halteri 14.000 defa durmadan kaldırmaktır.
Halter daha sonra Fransa , Rusya ve diğer Avrupa ülkelerini etkisi altına almaya başlamış ve 1890'larda ulusal halter federasyonları kurulmaya başlanmıştır. Bu hareketlenmeler 1891 Dünya Olimpiyatları’na kadar devam etmiştir ve beş yıl sonra da halter olimpiyatlara alınmıştır ; ancak henüz ağırlık sınıflandırması yoktur.1896'daki olimpiyatlarda en ağır halteri kaldıranın kazanması esas alınmıştır. 1932 Olimpiyatları’nda beş ağırlık sınıfı oluşturulmuştur. Sydney 2000 Olimpiyatları’nda erkekler dalında sekiz , bayanlar dalında ise yedi ağırlık sınıfı olacaktır. Sydney 2000'de bayanlara da yer verilecektir. Olimpiyat tarihinde bayanlara sadece 1987 Bayanlar Dünya Şampiyonası’nda yer verilmiştir.

    • Insanoglu için yemek için avlandigi yillarda fiziksel gücün önemi büyüktü. Fiziksel dayaniklilik evi korumak, avlanmak, vahsi dogada yasamak için oldukça önemliydi. Bu açidan bakilacak olursa fiziksel dayanikliligin sembolü olarak sayilan sporun temelinin bir hayli eskiye dayandigini görürüz. Halterin yasi tam kestirilememekle birlikte yapilan arastirmalar sporun kökenin 6000 yil önceye dayandigini gösteriyor. Misir hiyerogliflerinde Firavunlarin ogullarinin kum torbalarini ve agir taslari kaldirarak eksersiz yaptiklari yazilidir.

      Daha sonralari Çinlilerin ordularinin da benzer nesneleri kaldirarak anteraman yaptiklari bilinmektedir. M.Ö 500 yillarinda Eski Yunanda bir gencin kafasi kadar iki tasi iki eli ile kaldirdiginin resmedilmis hali vardir. Modern zamanlara dogru özellikle 1880'li yillarda sirklerde Ingiltere ve Amerika'da düyanin en güçlü adami namiyla kasaba kasaba sehir sehir dolastirilan insanlara aslinda sirk cambazindan çok halter sporunun ilk temsilcileri gözüyle bakilmasi dogal karsilanmalidir. Ayni yillarda agirlik kaldirma klüpleri adi altinda Almanya ve Avusturya'da kurulan klüplerde ki çalismalar ise bu sporun popüler bir gelecege sahip olmasinda etken olmuslardir. 1892'de New York Magazine'in düzenledigi amatör bir yarisma kurallari konmasa da oldukça ilgi çekmis ve bu yarismayi 5.44 kg'yi 14 bin'in üzerinde kaldiran Adam Corcoran kazanmistir. Ayni yillarda Avrupa'da ise halterin kurallari yavas yavas konarak daha belirginlesmis ve Fransa ve Rusya'da ilk federasyonlar kurulmustur.

      1896 Atina olimpiyatlarinda belirsiz kurallar ile düzenlenen Halter müsabakalari 1920'de olimpik spor olarak kabul edilerek geçerliligini tescil ettirmis ve 1932 yilinda 5 ayri kilo katogorisinde yarismalara devam edilmistir. Sydney 2000 Olimpiyat Oyunlari'na gelene kadar genis zaman içinde çok büyük degisikliklere ugramamis olsa da Sydney'de çok farkli bir hali ile kendini gösterecektir.
    HALTER SPORU



     
    Halter yarışmaları Koparma ve Silkme olmak üzere iki hareketten oluşmaktadır. Koparmada yarışmacı barı iki eliyle kavramak ve makaslama ya da çömelme hareketiyle bir hamlede kaldırıp, hareketi tamamladığında kolları gergin bir durumda halteri başının üzerinde bırak işareti gelinceye değin tutmak zorundadır. Silkme de ise yarışmacının barı kesintisiz bir hareketle (makaslama ya da çömelmeyle) yerden omuzları düzeyine kaldırması daha sonra doğrularak barı başının üstünde kolları dik ve gergin durumda tutması ve bırak işaretini beklemesi gerekir. Yarışmacıların her bir hareket için (koparma ve silkme) üç deneme hakları vardır. Kurallara göre sporcunun anonstan sonra yarışma platformuna çıkıp bir dakika içinde tüm hazırlığını tamamlayarak denemesini gerçekleştirmesi gerekmektedir ancak iki kez arka arkaya platforma çağrılan bir sporcu için bu süre iki dakikadır. Bir denemenin geçerliliği üç hakemin karar çoğunluğuna göre belirlenir. En az iki hakemin aynı kararı (geçerli/geçersiz) vermesi durumunda elektronik sistem ışık ve ses ile hareketin tamamlandığı işaretini verir. Halter sporunda derecelendirme bazı yarışmalarda koparma, silkme ve toplam için ayrı ayrı yapılırken bazı yarışmalarda toplam dereceye göre bazı yarışmalarda ise koparma ve silkme için ayrı ayrı yapılır.

    HALTER SPORUNA UYGUN ADAYLARIN SEÇİMİ

    Sporda yetenek seçimi rastlantılara bırakılarak değil bilimsel yöntemlerle yapılabilir. Böylece branşa uygun seçimlerle istenen hedeflere daha sağlıklı ulaşılır.

    ADAY SPORCU SEÇİMİNDE UYGULANABİLECEK TESTLER

    ADAY TANIMA BİLGİLERİ
    Nüfus bilgileri, aile bilgileri, tahsil durumu, spor altyapısı hakkında bilgiler yer alır.

    FİZİKSEL DURUM

    Sağlık durumu
    Boy
    Vücut Ağırlığı
    Kol ve bacakların uzunluğu
    El parmaklarının uzunluğu

    MOTORİK ÖZELLİK TESTLERİ
    ESNEKLİK İÇİN

    Otur eriş testi
    Omurga için esneklik testi
    Uzan eriş testi
    Ayak germe testi ( 1/2 çöküş ,ayak tabanlarını yerden kaldırmadan)
    Omuz esnekliği ile ilgili testler.

    ÇABUK KUVVET İLE İLGİLİ TESTLER
    Dikey sıçrama
    Durarak uzun atlama
    30 m. sürat koşusu

    KUVVET iLE İLGİLİ TESTLER
    Pençe kuvveti (el dinamometresi ile)
    Bacak Kuvveti (dinamometre veya squat hareketi ile)
    şınav hareketi
    Dips hareketi
    Barfikste kol çekme

    BECERİ İLE İLGİLİ TESTLER
    Sporcu adayına klasik kaldırış teknikleri görsel olarak izletilir ve yapması istenir.

    SEÇİM İLE İLGİLİ PRENSİPLER

    Adaylar vücut ağırlıklarına göre üç kategoride değerlendirilirler.
    Hareketler için üçer deneme hakkı verilir en iyisi alınır.
    Hareketler jimnastik sopası veya 3-5kg lık demir çubukla veya 5 kg lık standart barla yaptırılır.
    Testler yapılmadan önce adaylara iyi bir ısınma yaptırılır.

    VERİMLİ ANTRENMAN İÇİN BAZI ÖNERİLER

    1- Antrenmana uygun tepkiyi verecek Halter sporuna uygun adayların seçimi
    2- Bir antrenmanda kuvvet, hız, dayanıklılık ve teknik unsurları hesaba katarak doğru oranları sağlayabilmek büyük bir ustalıktır. Tek taraflı bir antrenman unsurunun üzerinde durmak, aşırı yüklenme istenmeyen değişikliklere yol açabilir. Bir sporcunun aşırı yüklenmesi sadece ağırlıklar olarak mantıksız yüklenen programlar şeklinde düşünülmemelidir.

    Farklı psiko - fizyolojik durumlarda yapılan aynı dozdaki yüklenmeler bazen normal bazen de fazla olabilir.

    Devamlı ve sistematik tıbbi kontrollerle aşırı yüklenmelerin hasarları önlenebilir.

    Aşırı yüklenme durumunun sonuçlarını optimal seviyede ayarlayabilmek için zorunlu periyodik dinlenmeler verilebilir.
    Bu tür dinlenmeler antrenmanlardan geri kalma olarak düşünülmemelidir.

    Farklı egzersizlere sporcu ilk anda tepki gösterebilir. Antrenmanın amacına göre düzenlemeler yapılmalıdır.

    Antrenman sonrası dinlenmelere önem verilmelidir.

    Teorik bilgi fiziksel, teknik, psikolojik hazırlığın geliştirilmesi ve sporcunun genel kültürünün artırılması için gereklidir.
    Yeni başlayanlarla çalışmanın başında 10-15 dk söyleşi şeklinde oturumlar yapılması ve branşla ilgili görsel dökümanlar izletilmesi oldukça faydalı bir yöntemdir.

    Unutulmamalıdır ki en başarılı sporcular antrenör özelliği olan sporculardır. Bu nedenle neyi neden yapması gerektiğini sporcularınıza açıklayın.

     

    TÜRKİYE'DE HALTER SPORU

    Çağdaş anlamdaki halter sporunun yurdumuza girişi 1890'lara rastlamaktadır, ancak bu tarihten çok daha önceleri, “ağırlık kaldırma” denemelerinin yapıldığı, çeşitli dönemlerde, özellikle orduda ağır kalkan ve gürzlerle idmanın zorunlu olduğu bilinmektedir. Bu spora Osmanlı padişahları da özel bir ilgi göstermişlerdir. Örneğin IV. Murat'ın mermerden yapılma 102 kg ağırlığında bir gülleyi her sabah halkasından tutarak haremden has odaya ya da Bağdat Köşkü'ne değin götürdüğü, akşam hareme dönerken de aynı şekilde getirdiği bilinir. Bağdat Seferi sırasında da, askerin gözü önünde bununla idman yaptığı söylenir. Türkiye'ye çağdaş halter sporu, Galatasaray Lisesi'nin Fransız öğretmenlerince sokulmuştur. Önceleri aletli jimnastiğin bir parçası olarak yapılan halteri ilk olarak, aynı okulun önce öğrencisi daha sonrada beden eğitimi öğretmeni olan Faik Üstünidman benimsemiştir. Faik Bey'in 1896 Atlanta Olimpiyatları'nda 112.5 kg kaldırarak şampiyon olan yunan Yataganos'u izledikten sonra 115 kg'lık ağırlıkla günlük çalışmalar yaptığı bildirilmiştir. Faik Bey'in ardından öteki jimnastikçiler (özellikle 1903'te kurulan Beşiktaş Osmanlı Jimnastik kulübü jimnastikçileri), Osman Paşazade Hüseyin Bereket, Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri ve Mazhar Kazancı ağırlık çalışmalarını programlarına aldılar. Hakkı Köprülü, Gümrüklü Selahattin, şair ve filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı, İhsaniyeli Rıfat, Tuğbay Şevket Kırgül, Bahriyeli Asaf, Kaptan Nezir, Canbaz Rıza, Güreşçi Danyal, Ali Rana Tarhan ve Kenan Öner ise halteri benimseyen öteki öncü sporcular oldular. Jimnastikçilerden sonra güreşçiler de haltere ilgi gösterdiler; Beşiktaşlı Kemal, Mızıkacı Danyal ve Sadi gibi güreşçiler halterde büyük başarılar sağladılar.

    Uluslararası alanda katıldığımız ilk şampiyona 1924 Paris Olimpiyat Oyunları oldu. Bu şampiyonaya, Gülleci Cemal Erçman ve Neyzen Şevki Sezgin'den oluşan takımla gidildi. Gülleci Cemal tüy sıklette toplam 345 kg ile 39 halterci arasında 12. oldu, yine Gülleci Cemal 1928 Amsterdam Olimpiyat Oyunları'nda 25 halterci arasında toplam 262.5 kg kaldırarak sekizinci oldu, bu başarılar aynı zamanda uluslararası alanda halter sporundaki ilk başarılarımızdır.

    1930'lu yıllarda büyük bir duraklamaya giren halterimiz ancak 1945'e doğru bir kıpırdanma gösterdi. Bu dönemde Esat Kazancı başta olmak üzere Haşim Ekener, İlhan Enülkümen, Mesut Sordum, Boğos Kambur adlarını duyuran sporcularımız oldu. Bu adlar sayesinde o güne değin güreş federasyonuna bağlı bir dal olan halter sporu bağımsız bir federasyon oldu, 1956 yılında Türkiye Halter Federasyonu kuruldu. Bu hamle ile halterde kulüpleşmeye gidilerek yaygınlaştırılması için çabalar harcandı. Bu dönemde Anadolu, İstanbul Güreş, Bostancı ve Şişli kulüpleri haltere kucak açan ilk Türk kulüpleri oldu.

    II. Dünya Savaşı nedeni ile 1940 - 1955 yılları arasında yurt içinde sürdürülen Türk halteri uzun bir aradan sonra uluslararası organizasyonlarda 1957 Tahran'da yapılan Dünya Halter Şampiyonası'na katılarak bir kez daha yer aldı. İstenilen başarıyı yakalayamayan takımımız Kayhan Bora, Nuri Akın, Reşit Örer, Metin Gürman Ferdi Türkdamar ve Serkis Güllap'tan oluşuyordu. Buradan kazanılan deneyim ile düzenli bir şekilde çalışmaya başlayan haltercilerimiz kısa zamanda gelişim gösterdiler. 1959 yılında Beyrut'ta düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda 75 kiloda Metin Gürman birinci olarak uluslararası alanda altın madalya kazanan ilk Türk haltercisi oldu. 1961 yılında Viyana'da yapılan Avrupa Halter Şampiyonası'nda Sadık Pekünlü'nün Avrupa 6.sı olması Türk halterinin dünyaya duyurulmasının sağladı. Türk halterindeki bu başarıları 1964 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda yine Sadık Pekünlü'nün toplamda 445 kg kaldırarak 11. olması izledi. 1967 yılında Tunus'ta yapılan Akdeniz Oyunları'nda ise 82.5 kiloda Güner Çevik bronz madalya kazandı. Daha sonra sırası ile 1969 yılında Bükreş'te düzenlenen Balkan Halter Şampiyonası'nda 60 kiloda Salih Suvar ile 67.5 kiloda Sedat Misket ikinci olarak gümüş madalya ve 90 kiloda Sadık Pekünlü üçüncü olarak bronz madalya; 1970 yılında İstanbul'da düzenlenen Balkan Halter Şampiyonası'nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar birinci olarak altın, 90 kiloda Sadık Pekünlü ikinci olarak gümüş madalya; 52 kiloda Ahmet Gülal, 67.5 kiloda Mehmet Gül ve Kayhan Suntur, 110 kiloda Ali Hoşfikir ve ağır sıklette Ali Tan üçüncü olarak bronz madalya kazandılar. 1975 yılında Cezayir'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar'ın birinci olarak altın, 56 kiloda Bilal Özdoğan'ın üçüncülük kürsüsüne çıkarak bronz madalya kazanmaları Türk halterinin uluslararası düzeydeki başarılarına bir yenisini daha ekledi. 1976 Balkan Halter Şampiyonası'nda Mustafa Ertan birinci olarak altın madalya kazanması ve 1977 Balkan Halter Şampiyonası'nda Mehmet Gül birinci olarak altın madalya almasından sonra halterimiz 1982 yılına değin bir duraklama devresi geçirdi. 1982 Balkan Halter Şampiyonası'nda Hasan Has ve 1983 Akdeniz Oyunları'nda Levent Erdoğan birinci olarak üç altın, beş gümüş ve yedi bronz madalya kazandırarak yeniden halterimizi başarılı günlerine döndürdüler. Türk halteri 80'li yıllar öncesi Avrupa da ilk 10'da, Dünya da ise ilk 20 arasında yerini aldı. 1986 yılında Naim Süleymanoğlu 'nun Türkiye'ye gelmesi halterimizde bir dönüm noktasını oluşturdu.

    Naim Süleymanoğlu : 1967 yılında Bulgaristan'ın Mestanlı Köyünde dünyaya gelen Naim Süleymanoğlu haltere on yaşında başladı. Kısa sürede Bulgaristan milli takımına seçildi. 1983'te ABD'de düzenlenen gençler şampiyonasında silkmede 160 kg ile büyükler dünya rekorunu kırdı. 1985 yılında Varna'daki turnuvada rekorlarını koparmada 131.5 kg, silkmede 170 kg ve toplamda 301.5 kiloya taşıdı. 1986 yılında 56 kg'den 60'a çıktı. Aynı yıl toplamdaki rekorunu 335 kilo'ya yükseltti. 1986 yılının Aralık ayında Merlbourne'de yapılmakta olan Dünya Şampiyonası sırasında Türkiye'ye iltica etti. 8 Aralık 1986 Avusturya'nın Merlbourne kentinde Dünya Kupası Şampiyonası esnasında Merlbourne Türk Büyükelçiliğine sığınarak kırk saatlik Merlbourne-Londra arası uçak yolculuğunun ardından dönemin başbakanı Sayın Turgut Özal'ın özel uçağıyla Londra'dan Türkiye'ye geldi. Bu ilticası sonucunda Dünya Halter Federasyonu Naim'i yarışmalardan men etti, ancak bu sorunda Turgut Özal'ın Bulgaristan'dan Naim için izin alması ile aşıldı. Naim, Türkiye'ye kaçışı, madalyaları ve rekorları ile tarihe geçmiştir. Kendi ağırlığının üç katını kaldıran ilk halterci olan Naim Süleymanoğlu üç olimpiyatta kazandığı madalyalar ile Türkiye'nin ilk olimpiyat rekortmeni sporcusu olmasının yanı sıra yüz yıllık Olimpiyat Oyunları tarihinde üç olimpiyatta üç altın madalya kazanan ilk sporcu olma unvanını da taşımaktadır. Tüm zamanların en iyi haltercisi kabul edilen Naim Süleymanoğlu, başarıları ile Time dergisine kapak olmuş yaptığı kaldırışlarla “cep herkülü” lakabını haklı olarak kazanmıştır. Aktif sporu bıraktıktan sonra IWF Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilen Naim Sülaymanoğlu bu görevi 2005 yılına kadar yürütmüştür. Halen THF'da Asbaşkan olarak görev yapmaktadır.

    Naim Süleymanoğlu'nun aktif sporu bırakmasının ardından Türk Halterinde herhangi bir boşluk oluşmamış Halil Mutlu kazandığı madalyalar ve kaldırdığı ağırlıklarla Ülkemizde ve Dünyada halterin lokomotifi olmuştur.

    Halil MUTLU 14 Temmuz 1973 yılında Bulgaristan Kırcaali'de doğdu. Haltere antrenörü İbrahim Elmalı'nın desteği ile 10 yaşında başladı. Ülkesinde gördüğü baskılardan dolayı spora iki yıl ara vermek zorunda kaldı. Ardından 1989 yılının Aralık ayında Türkiye'ye iltica etti. Mutlu, ilk şampiyonluğunu 19 yaşında İngiltere'de düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası'nda koparma, silkme ve toplamda altın madalya kazanarak yaşadı.

    Mutlu bugüne kadar bir kez gençler, 7 kez de büyüklerde Avrupa şampiyonu, bir kez gençler ve 3 kez de büyüklerde dünya şampiyonu olurken, 2004 Atina Olimpiyatlarında Nurcan Taylan, Taner Sağır'la birlikte altın madalya kazanarak 3.kez Olimpiyat şampiyonluğuna imza attı. Ülkemizde bu başarıya ulaşan 2. dünya halterinde ise 4. sporcu olan Halil MUTLU'ya üst üste kırdığı rekorlar nedeniyle 'Küçük Dev Adam' lakabı takıldı. Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi olan Halil Mutlu Dünyada 4. kez üst üste olimpiyat şampiyonluğunu kazanacak tek aday olarak görülmektedir.

    Geçtiğimiz yıllarda Sadık Pekünlü, Kemal Başkır, Harun Akkaya, Hafız Süleymanoğlu, Erdinç Aslan, Fedail Güler, Sunay Bulut, Dursun Sevinç, Ergun Batmaz, Ali Eroğlu, Mehmet Yılmaz, Mücahit Yağcı, Yasin Aslan bayan sporculardan; Aysel Özgür Şule Şahbaz, Derya Açıkgöz, Nurcihan Gönül, Fatma Kabadayı ve Esma Can en başarılı isimlerdir.

    Günümüzde Nurcan Taylan, Emine Bilgin, Seda İnce, Sibel Özkan, Aylin Daşdelen, Sibel Şimşek, Bünyamin Sudaş, Sedat Artuç, Ferit Şen, Erol Bilgin, Ekrem Celil, Reyhan Arabacıoğlu, Taner Sağır, İzzet İnce, Hakan Yılmaz, Talat Bayam uluslararası alanda başarılı bazı sporcularımızdandır.

 
 
  Bugün 79 ziyaretçi (93 klik) kişi burdaydı!  
 

Sitetistik
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol